- 1.252.693
- 947.400,00 km2
- 55
- 362
Tarihçe
- SAMSUN
Düşünün ki eşsiz bir tabloya dalmış gözleriniz. Sizi derinlerindeki huzura çağıran maviliğin ortasında, Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın suladığı bereketli, doğurgan, coşkun bir yeşillik…MÖ 40 binle 10 bin arasına tarihlenen mağaralarından, neredeyse insanlığın köklerinden gelen bir çağrı…Yeni serüvenler, yeni mekânlar, vazgeçilmez tutkular…Samsun…Anadolu’nun kuzeyinde, Karadeniz’in kimi zaman uysal, kimi zaman hırçın dalgalarıyla okşadığı eşsiz sahil kenti.Yüksek dağları, tertemiz yaylaları, her derde deva kaplıcaları ve insanın ömrüne ömür katan yaylalarıyla eşsiz bir sağlık kenti.Kızılırmak’ın suladığı Kuş Cenneti’nden havalanan yüzlerce kuş türünün kanat sesleri eşliğinde bundan binlerce yıl öncesine süzüldüğünüzde Tekkeköy Mağaraları çıkar yolunuza. On bin yıl öncesinin avcı, toplayıcı insanları yurt edinmişlerdir önce buraları. Sonrasında devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaskalar’a (MÖ 5000-3500) ulaşırsınız.
Kimler yok ki Samsun’un geçmişinde? Şimdilik ulaşabildiğimiz bu ilk uygarlığın arkasından Kızılırmak Havzasında yaşayıp bütün Kuzey Anadolu’ya hâkim olan Paflagonlar, (MÖ 3000-1100) kutsal kentleri Nerik’i burada kuran Hititler, (MÖ 2000-1200) Frigyalılar, (MÖ 1182-MÖ 676) Kimmerler, (MÖ 676). Lidyalılar (MÖ 1200-547) bugün Kara Samsun denilen yere ENETE adında bir site kurdular. Miletliler (İyonya) (MÖ 2000- MÖ 400) Egeden Karadeniz yoluyla ENETE’ye yerleşerek buralara “Amisos” adını verdiler.
Tarih boyunca üzerinde egemenlik kurmak, onu yurt edinmek isteyen çok oldu elbette. Persler (MÖ 550-330) Lidya Kralı Krezus’u yenince (MÖ 546) Amisos, Pers İmparatorluğunun eline geçti. MÖ 331 yılında Büyük İskender’in Persleri yenmesiyle Makedonya İmparatorluğunun eline geçti Amisos. İskender’in ölümüyle de Pers kökenli Pont Krallığı (MÖ 255-63) kuruldu, Amisos Pont Krallığının başkenti oldu.
MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu hâkimiyetine giren Amisos MS 385 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos Abbasiler zamanında (MS 860) Halife Mutasım’ın emriyle Malatyalı Korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmişse de Bizanslılar tarafından tekrar geri alındı.
Samsun’un Müslüman yerleşim yerleri 1185 yılında Anadolu Selçuklu hâkimiyetine geçince Amisos adı Selçuklular tarafından Samsun olarak değiştirildi. Anadolu Selçuklu Devleti tarih sahnesindeki görevini tamamlayıp da bütün birikimlerini Büyük Osmanlı Devleti’ne teslim ederken Canik Beyliği’ne de başkentlik yaptı Samsun. 1389 yılında, Yıldırım Bayezit zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
Zamanla Osmanlının bu görkemli saltanatı zayıfladı. Ulu beden iç ve dış kemirgenlerin saldırısıyla yok olma sınırına geldi. Yok oluşa doğru hızla gidilen bu yolun son mihenk taşı oldu Samsun. Ulusça silkinme ve var olma savaşının en şerefli ilk adımının atıldığı nokta oldu. Karanlıkların ötesinde aydınlıkların güneşinin Türk yurduna ilk ışıklarını Atatürk iradesiyle gönderildiği önemli kent oldu Samsun. İşte bu nedenle 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yakılan meşalenin Türkiye Cumhuriyeti’nin yolunu nasıl aydınlattığını anlatırken; “Ben Samsun’u ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın her halde yerine getirebilir olduğuna bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm, gözlerinde okuduğum vatanseverlik ve fedakârlık, ümit ve tasavvurlarımı müspet bir inanca götürmeye yeter olmuştu.” demiştir Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.ABD Başkanı Vilson, Fransa Başbakanı Klemenso ve İngiltere Başbakanı L. Corc 2-12 Mayıs 1919’da Barış Konferansı adlı altında Paris’te toplanarak işgal kararı aldılar. Öncelik İstanbul ve İzmir’in işgalindeydi. İstanbul Boğazı ve çevresindeki bir kısım arazi Amerikan mandasında olacaktı. Büyük Osmanlı Devleti’nin neredeyse bütün toprakları paylaşılacak, dağıtılacak kalanı da sömürge olarak yönetilecekti. Yunanistan Başbakanı Venizelos derhal arandı ve emir verildi: “İzmir’i işgal edebilirsiniz.”Böylece 15 Mayıs 1919’da İzmirin Venizelos imzalı işgal bildirisinde “Davet üzerine işgal ettiklerini” söyledi işgalciler. Hükümet Binasından başlayarak bütün İzmir’i ABD, İngiltere ve Yunanistan bayraklarıyla donattılar boydan boya.İşgalin ertesi günü yani 16 Mayıs 1919 Cumartesi günü İstanbul’dan kalktı Kaptan İsmail Hakkı (Durusu) yönetimindeki Bandırma Vapuru. 9. Ordu Kıtaları Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa ile maiyetindekileri Samsun’a götürüyordu.1878 yılında İskoçya’nın Paisley Bölgesindeki bir tersanede 279 grostonluk bir yolcu ve yük gemisi olarak yapıldı. İlk adı Torocaderto idi. Sonrasında o da pek çok maceralar yaşadı, pek çok sahibi oldu. En son Panderma (Bandırma) adıyla 1894 yılında İdare-i Mahsusa’ya devredildi. Bir süre posta taşıdı limanlar arasında. Defalarca kaza geçirdi, torpillendi, motoru arızalandı, yine yılmadı. En ağır yükünü de 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan aldı, yola koyuldu. Ömrünün en değerli yolcusunu taşıyordu şimdi.9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal emir almıştı devletin en tepesinden. Çete kurmuşlardı Türkler. Bu durum memleketi haraca kesen, insanlarının canına kast eden, kızlarının ırzına geçip, mallarını yağmalayan çapulcuları rahatsız ediyordu.Bir çekidüzen verilmeliydi elbet buralara. Bu emri verdiren de veren de biliyordu elbet Mustafa Kemal Paşa’nın aslında neler yapabileceğini. Tedirgindiler o yüzden. Gözleri hep üstündeydi. Hatta belki de niyetleri yolda batırmaktı amacına ulaşamadan emektar vapuru.Defalarca taciz edilince 18 Mayıs 1919’da Sinop’ta iskeleye çıkıp Samsun’a karadan yol olup olmadığını sordu. Karadan yol bulamayınca yine Bandırma Vapuru’na binerek tedirgin, tehlikeli ve bir o kadar da kararlı deniz yolculuğunu 19 Mayıs 1919 sabahı saat 6’da Samsun’da bitirdi. Müfettişlik Karargâhının 18 subayı ve o, memleketin makûs talihini değiştirmek üzere birbirinden değerli 19 kişi ayak bastı Samsun’a o sabah.En öndeki Mustafa Kemal Paşa’ydı… “Sarışın bir kurda benziyordu, mavi gözleri çakmak çakmaktı...*” 18 arkadaşı hemen onun arkasındaydı. En az onun kadar kararlıydılar:Üçüncü Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet (Bele)Müfettişlik Kurmay Başkanı Albay Kazım (Dirik)Müfettişlik Sağlık Dairesi Başkanı Doktor Albay İbrahim Tali (Öngören)Kurmay Başkanı Yardımcı Yarbay Arif (Ayıcı)Müfettişlik Karargâhı İstihbarat Müdürü Binbaşı Hüsrev (Gerede)Topçu Binbaşı Kemal (Doğan)Doktor Binbaşı Refik (Saydam)Başyaver Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer)Yüzbaşı Mümtaz (Tunay)Yüzbaşı İsmail Hakkı (Ede)Yüzbaşı Ali Şevket (Öndersav)Yüzbaşı Mustafa Vasfi (Süsoy)Üsteğmen HayatiÜsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)Üsteğmen AbdullahTeğmen Muzaffer (Kılıç)Şifre Kâtibi Faik (Aybars)Şifre Kâtibi Yardımcısı Memduh (Atasev)BİR VAPUR, BİR LİDER VE BİR AVUÇ YÜREK (19 Mayıs 1919'da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Samsun'a Çıkanlar)Kurmay Albay Refet (Bele)İstanbul Hükümetince 3. Kolordu Komutanlığına atanmış olan Kurmay Albay Refet Bey, Milli Mücadele Savaşının en ön saflardındaki ünlü komutan ve kahramanlarımızdandır.1881’de İstanbul’da doğmuş, HArp Akademisi’ni bitirmiş, orduda jandarma komutanlığı ve İstiklal Harbi’nde de ordu komutanlığı yapmıştır.1. Dünya Savaşı’nda Filisntin cephesinde başarılı olmuştur.1. Dönem İzmir, 2. Dönem İstanbul ve 5. Dönem İstanbul Mebusluğu yapmıştır.1963 yılında vefat etmiştir.
1880 yılında Manastır’da doğmuş, 1897’de Harbiyeye girmiş, Piyade Teğmeni olarak mezun olmuştur. Başarılarından dolayı kurmay sınıfına ayrılmıştır. İlk subaylık yılları Rumeli’de geçmiştir.
Meşrutiyet’in ilanı ile de kaymakamlık yapmıştır. 1909’da Harp Akademisi’ne girmiş, 3 yıl sonra Kurmay Yüzbaşı olmuştur.Makedonya, Balkanlar, Çatalca ve Çanakkale’de savaşmış, Mütareke yıllarında Erkân-ı Harp Miralayı olmuş, Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile 9. Ordu sonra 3. Ordu Kutaları Müfettişliği Erkân-ı Harp Reisliği görevi ile Samsun’a gelmiştir.Dr. Albay İbrahim Tâli Bey (Öngören)1875 yılında İstanbul’da doğmuş, 1893’te Askeri Tıbbiye Mektebi’nden mezun olmuş, Yüzbaşılık rüzbesi almış, Haydarpaşa Hastanesi’nde staj yapmış, Humbarahane Hastanesi’ne tayın olmuştur.Kıkıncı Hudeybe Fırkası Baştabipliği’ne atanmış, Bingazi’de Sıhhiye Reisliği’ne tayin tayin edilmiş, Balkan Seferi’ne katılmış, 10. Kolordu Baştabipliğine atanmış, 1913 Ekim’inde kaymakamlığa terfi ettirilmiştir.1915’te Miralaylığa yükselmiş, 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Sıhhiye Müfettişliğine atanmıştır.Mustafa Kemal Paşa ile birlikte 9. Ordu Müfettişliği Sıhhiye Reisi olarak Samsun’a çıkmıştır.1952 yılında vefat etmiştir.Kurmay Yarbay Mehmet Arif Bey (Ayıcı)1875 yılında İstanbul’da doğmuş, 1893’te Askeri Tıbbiye Mektebi’nden mezun olmuş, Yüzbaşılık rüzbesi almış, Haydarpaşa Hastanesi’nde staj yapmış, Humbarahane Hastanesi’ne tayın olmuştur.Kıkıncı Hudeybe Fırkası Baştabipliği’ne atanmış, Bingazi’de Sıhhiye Reisliği’ne tayin tayin edilmiş, Balkan Seferi’ne katılmış, 10. Kolordu Baştabipliğine atanmış, 1913 Ekim’inde kaymakamlığa terfi ettirilmiştir.1915’te Miralaylığa yükselmiş, 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Sıhhiye Müfettişliğine atanmıştır.Mustafa Kemal Paşa ile birlikte 9. Ordu Müfettişliği Sıhhiye Reisi olarak Samsun’a çıkmıştır.1952 yılında vefat etmiştir.Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Gerede)1886 yılında Edirne’de doğmuştur. 1908’de Harp Akademisi’nden Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olan Gerede, 1912’de BAlkan Savaşı’nda 7. Tümen Kurmay Başkanlığı 1913’te Trakya Tahdit-i Hudut üyeliği, Atina Askeri Ateşeliği yapmıştır.1914’ten önce Erkân-ı Harbiye’de Şark Cephesi Kafkas Ordusu Harekât şube Müdürlüğü görevini yapmış, 1915 yılında ise Binbaşılığa terfi etmiştir.Kafkas Sulh Komisyonu üyeliği yapmış, İstanbul Erkân-ı Harbiye Umumiye ve Umum Süvari Müfettişliğine tayin edilmiştir.19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a Müfettişlik Erkân-ı Harbiyesinde İstihbarat ve Siyasiyat Şubesi Müdürlüğü görevi ile çıkmıştır.1962 yılında vefat etmiştir.Topçu Binbaşı Kemal Bey (Doğan)1879 yılında Üsküp’te doğan Kemal Bey, 1897 yılında Topçu Harbiyesi’ne girmiş, 1909’da üsteğmen olmuş ve Edirne’ye gitmiştir.Balkan Harbi’nde, Büyük Harp’te, İstiklal Harbi’nd bulunmuş, muharebeden sonra Topçu Atış Okulu, Topçu ve Nakliye Okulu Müdürlüklerinde bulunmuştur.Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na, 46. Tümen Komutanlığı’Na, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığına, 2. Kolordu Komutanlığına tayin edilmişitir.6. DÖnem Ağrı, 7. ve 8. Dönemlerde de Kırklareli Milletvekilliği yapmıştır.1951’de vefat etmiştir.Dr. Binbaşı Refik Bey (Saydam)1881’de İstanbul’da doğmuş, 1892’de Fatih Askeri Rüştiyesi’ne girmiş, oradan Akseri Tıbbiye İdadisi’ne geçmiş ve 1906’da Tabip Yüzbaşı rütbesi ile mezun olmuştur.1907’de kura ile 3. Ordu’ya tayin edilmiş, Yemen’e memur edilmiş ama gitmemiştir. 1908’de 3. Ordu Merkez Hastanesi’ne, 1909’da Maltepe Hastanesi’ne, 1910’da Levazımatı Umumiye Dairesi’ne tayin edilmiş, girdiği sınavı kazanarak Fransa’ya gitmiştir.18. Kolordu Karargâhı ile cepheye hareketle askeri hekimliklerde bulunmuştur. 1913’te İstanbul’da Askeri Kimyahane’de kurulan Ordu Sıhhiye Reis Muavinliğine, Sahra Müfettişi Umumisi Muavinliğine tayin edilmiştir.1919’da 9. Ordu-yu Hümayun Kıtaat Müfettişliği Sıhhiye Müfettiş Muavinliği sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkmıştır.1939’da Başbakanlık yapmış, 1942 yılında vefat etmiştir.Piyade Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer)1887’de Selanik’te doğmuştur. 1905’te girdiği Harbiyeyi 1908 yılında bitirerek Piyade Teğmen’i olmuştur.Bundan sonra çeşitli bölge ve birlikterde görev almış, çeşitli madalyalarla ödellendirilmiştir.Askerlik hayatına Çanakkale’de başlamış, Ordu müfettişliğine yükselmiştir.İtalyan, BAlkan, 1. Dünya ve İstiklah Savaşlarına katılmış, Heyet-i Temsiliye Başkitabetinde görev yapmıştır.1941 yılına kadar aralıksız Bolu Milletvekilliği yapmıştır.1943 yılında vefat etmiştir.Üsteğmen Hayati Bey1892 yılında İstanbul’da doğmuştur.1915 yılında Piyade Teğmeni olarak Harp Okulu’nu bitirmiştir.19 Mayıs 1919 günü Kazım Bey’in Emir Subayı olarak Samsun’a çıkmıştır.1926 yılında vefat etmiştir.Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)1895 yılında İstanbul’da doğmuş, 1913 yılında Harp Okulu’na girmiştir.3. Kolorduya atanmış, Piyade Asteğmenliğe yükselmiştir.Çanakkale’de görev yapmış, Alay Yaverliğine tayin edilip Üsteğmen olmuştur.Şam’da, Diyarbakır’da görev yapmış, Kuleli Askeri Lisesi Dahiliye Subaylığına tayin edilmiştir.1. Dünya Savaşı sonrası Mustafa Kemal’le birlikte yaver olarak Samsun’a çıkmıştır.1970’te vefat etmiştir.Üsteğmen Abdullah (Kunt)1888 yılında Debre’de doğmuştur.Harp Okulunu bitirerek Piyade Teğmen rütbesiyle Hat Muhafazası’na atanmıştır.Askeri Komiserlik Kuruluşu’nda ilk hat komiseri olan Behiç Bey’in muavinliğini yapmıştır.19 Mayıs 1919’da İaşe Subayı olarak Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkmıştır.1961 yılında vefat etmiştir.Teğmen Muzaffer (Kılıç)1897 yılında İstanbulda doğmuş, Harbiye’den Topçu Teğmeni olarak mezun olmuştur.1. Dünya Savaşına katılmış, Galiçya’da, Filistin’de yaver olarak görev yapmıştır.19 Mayıs 1919’dae Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Samsun’a yaver olarak çıkmış, Cumhurbaşkanlığı yaverliği yapmış, 1928 yılında Hukuk Fakültesini bitirmiştir.Bir süre Giresun Millet Vekiliği de yapmıştır.1959 yılında vefat etmiştir.Birinci Sınıf Katip Faik (Aybars)1880 yılında İstanbul’da doğmuş, Seraskerlik Sicil-i Ahvâl Şubesinde devlet hizmetlerine girmiştir.Balkan Savaşı’nda, Çanakkale Kuvva-i Mürettebe Kumandanlığı Erkân-ı Harbiyesi emrinde görev yapmış, Edirne ileri harekatına katılmıştır.1. Dünya Savaşından önce Menzil Müfettişliği’nde, sonra Genelkurmay Şifre Kaleminde görevlendirilmiş, 9. Ordu Müfettişliği Karargâhı Şifre Memurluğuna atanmıştır.Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmış, çeşitli görevlerde bulunmuş, 1932 yılında ordudan ayrılarak Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı İskân Genel Müdürlüğü Mutemetliği’ne geçmiştir.1944 yılında emekli olmuş, 1945 yılında vefat etmiştir.Dördüncü Sınıf Katip Memduh (Atasev)1895 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1919 Mayısında Beykoz Askeri Kundura Fabrikasında 4. Sınıf Askeri Katip olarak çalıştığı sırada Mustafa Kemal Paşa ile tanışmış, 9. Ordu Müfettişliği Karargâhı’na girmiştir.Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatına kadar onun maiyetinde çalışmıştır.1939’da vefat etmiştir.O GÜN,Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bir kısmı, birlikte 5 gün boyunca kalacakları Mıntıka Palas Oteli’ne yerleştiler. İşte kurtuluşun ilk çalışmaları bu iki katlı taş yapıda gerçekleştirildi. Buradaki çalışmaları İtilaf Devletlerinin ve İstanbul Hükümetinin iyice dikkatini çekince 25 Mayıs 1919’da karargâhını Havza’ya taşıdı. 13 Haziran 1919 tarihine kadar –o zamanlar belediye dairesi olarak kullanılan- Mesudiye Oteli’nde kaldı.Havza’ya geldiğinin ertesi günü kendisini ziyaret eden Havza Belediye Başkanı ve ileri gelenlerine “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız…” demişti. İşte o andan itibaren olaylar hızla gelişmeye başladı. Artık bir sonraki durak Amasya’ydı…ATATÜRK VE SAMSUNUlu Önder’in Samsun’a ikinci gelişi, Cumhuriyet’in ilanından bir yıl sonraya rastlar. Karadeniz ve Anadoluya düzenlediği gezinin bir bölümünde, 20 Eylül 1924 günü Hamidiye Zırhlısı ile Ordu’dan Samsun’a geldi. Eşi Latife Hanım ve yakın arkadaşları da ona eşlik ediyorlardı. Yol boyunca Samsunluların sevgi gösteri eşliğinde iskeleden Belediye binasına kadar gittiler.Kentin ileri gelenleri ile yaptığı görüşmelerin bir bölümünde balkona çıkarak bina önünde toplanan halkı da selamladı. Samsun Belediyesi akşam büyük kurtarıcısı için bir yemek düzenlemişti. Belediye Başkanı İbrahim Veysi bir de sürpriz planlamıştı kendisine. Samsun’a ilk gelişinde kullandığı koltuğu oraya getirtmişti. Çok duygulandığı bu anda o ünlü “Ben Samsunu ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın her halde yerine getirilebilir olduğuna bir defa daha kuvvetle inanmıştım…” diye başlayan konuşmasını yaptı.MINTIKA PALASİşte Ulu Önder’in her ziyaretinde kaldığı Mıntıka Palas Oteli 1902 yılında Jean İonnis Mantika tarafından 509 metre kare alan üzerine altında dört mağazası bulanan bir otel olarak inşa edilmişti. İki katlı olan yapının dış duvarları yığma tuğla, iç bölmeleri bağdadi olarak yapılmıştır. O zamanki adıyla Şüküroğlu Caddesi üzerinde, şimdiki adıyla Mecidiye’nin tam girişindedir.Mustafa Kemal Paşa’nın Mıntıka Palas Oteli’ne yerleşmesiyle ilgili olarak yapılan hazırlıkları o dönemde Canik Livası Muhasebe-i Hususiye Müdürü olan Osman (Atlı) Bey şöyle anlatıyor:“Ben o zaman Samsun Muhasebe-i Hususiye Müdürü idim. Bir akşam Mutasarrıf Ethem Bey beni evine çağırttı.- İstanbul’dan bir Paşa başkanlığında bir teftiş kurulu hareket etmiş. On sekizinde burada olacaklarmış. Birkaç gün kalacağı için kendisine ve maiyetine bir yer hazırlayalım. Bunu İstanbul’dan Dâhiliye Nezareti bize bildirdi. Zaman da malum… Kimseden fedakârlık istemeyeceğimize göre meseleyi aramızda halletmeliyiz. Umudum sizde. Yarın sabahtan itibaren bu işle meşgul olunuz. Dedi.Gece bir hayli düşündüm. Hemen aklıma evimin yanında bulunan boş durumdaki Mıntıka Palas Oteli geldi. Ertesi sabah binanın sahibiyle anlaşıp oteli açtırdım. Askeri Hastaneden karyola, evden ve komşulardan yatak ve yorgan getirttim. Daireden masa, sandalye, yazı takımı gibi eşyayı da getirterek odaları, salonu, mutfağı donattık.”12 Haziran 1926 tarihinde bu bina Samsun halkı adına Mustafa Kemal Paşa’ya armağan edildi. Ulu Önder’in ölümünden sonra önce kız kardeşi Makbule Atadan’a geçmiş, sonrasında 1939 yılında ise 15.313,78 lira istimlâk bedeli ödenerek 19 Mayıs Halk Müzesi yapılmak üzere Samsun Belediyesinin sorumluluğuna teslim edildi. Üst katı müzeye dönüştürülen binanın alt katı 1985-1995 yılları arasında “Oda Tiyatrosu” olarak da hizmet verdi.1997 yılına kadar Samsun Belediyesi sorumluluğunda kalan bina bu tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilerek gerekli düzenlemeler ve onarımlar yapıldıktan sonra 8.11.1998 tarihinden itibaren “Samsun Gazi Müzesi” olarak hizmet vermeye başladı.GELİŞEN VE BÜYÜYEN SAMSUNUzun süre Samsun bir geçiş noktası olarak kullanıldı. Karadeniz’in tam merkezinde olması onun bir kavşak noktası olarak algılanmasına neden oldu. Eğer Anadolu’nun başka yerlerinden geliyorsanız ister Sinop isterse Ordu-Artvin tarafına gitme niyetiniz varsa ya da Orta ve Doğu Karadeniz’in herhangi bir yerinden gelip de Anadolu’nun iç ve batı bölümlerine gitmekse niyetiniz, mutlaka geçmeniz gereken yer Samsundur.Belki başlangıçtaki hızı biraz düşük olsa da bu özelliği sayesinde günümüzde olabildiğince hızlı bir biçimde gelişti Samsun.1876 Anayasası ile kurulması kararlaştırılan taşra belediyeleri arasında yer alan Samsun Merkez Belediyesi’nin fiilen ve hukuken aslında ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.Osmanlı Devletinde Belediye teşkilatının bulunmadığı dönemde Samsun, Canik Sancağı’nın bir kenti olup bir merkezi idare kademesi olarak 1893 yılına kadar Babı Âli (Osmanlı Hükümeti) tarafından gönderilen valiler ve mutasarrıflar tarafından yönetildi. İlk kez 1893 yılında Samsun Belediye Başkanlığı’nın halk tarafından seçimle oluşturulduğunu biliyoruz.Samsun Belediyesi, 7 Eylül 1993 tarihinden itibaren de Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak hizmetlerini sürdürmüştür. Bu tarihten sonra da Samsun’da Atakum, Gazi, İlkadım ve Canik olmak üzere 4 alt kademe belediyesi oluşturulup hizmetler pek çok koldan verilerek Samsun’un gelişme hızı iyice artırıldı.2008 yılından itibaren bu belde belediyelerinin de ilçe olmasıyla Samsun’un ilçe sayısı 17’ye çıkmış oldu.Her geçen gün biraz daha kalabalıklaşan, bununla birlikte ve artan oranda hızla gelişen Samsun’un bir yanı hâlâ o doğal saflığını ve geçmişle olan bağlarını korumayı başarmıştır. Bir yanıyla geçmişine sıkı sıkı sarılırken diğer yanıyla da geleceğe doğru hızla ilerlemektedir. Bu anlamda kentler arasında bir köprü olduğu gibi kendi geçmişinden de geleceğe doğru uzun soluklu bir köprüdür. Bundan sonra ilçeleriyle birlikte daha emin adımlarla geleceğe doğru koşan bir Samsun görmek çok da şaşırtıcı olmayacaktır.
Coğrafi Yapısı ve İklimi
Coğrafi Konum
- 41,287151
- 36,332774
- 4,00 m
- Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.
Samsun'un Doğusunda Ordu, Güney Doğusunda Tokat ve Amasya, Güneyinde Çorum, Batısında Sinop ve Kuzeyinde de Karadeniz vardır.
Samsun İli genelde pek yüksek olmayan plato ve dağlardan oluşan topografik yapı göstermektedir. İlde, Canik, Çangal Akdağ, Kunduz, Bunyan, Sırçalı, Yurt Dağları ile Bafra, Çarşamba, Samsun Ovaları yer almaktadır. İlde bulunan akarsular, Kızılırmak, Yeşilırmak, Ters Akan, Mert Irmağı, Terme Çayı, Karaboğaz Deresi, Kürtün Çayı, Abdal Deresidir. Karaboğaz, Balık, Liman, Dutdibi, Uzun, Hayırlı, İnce, Çernek, Tombul, Simenlik, Ladik ve Akgöl de ilin göllerini oluşturmaktadır.
Samsun İli doğal bitki örtüsü açısından zengindir. Kızılırmak sulak alanı; eko sistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Deltada 312 kuş türü tespit edilmiştir. Kuş varlığı açısından uluslararası ornitolojik öneme sahiptir.
Samsun İli kıyı kesiminde tipik Karadeniz iklimi hakimdir. Ancak iç kesimlere gidildikçe karasal iklimin etkileri görülmeye başlanır. Samsun 'da yağış Doğu Karadeniz'e göre az, sıcaklık ise yüksektir. Kıyı kesiminde kışlar ılık, ilkbahar sisli ve serin, yaz mevsimi ise kuraktır. Yağışlar genelde yağmur şeklindedir.
Yeryüzü Şekilleri
Tür | Adı | Ölçü | Birim |
---|
Kayıt Sayısı : 0 Sayfa :
İklimi ve Bitki Örtüsü
- Samsun’un iklimi, sâhilde ve iç kesimlerde değişiklik arz etmektedir. Sâhil şeridinde tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürmesine rağmen iç kesimlerde dağların etkisiyle kara iklimi hâkimdir. Genellikle yaz mevsiminde, aşırı sıcaklar olmasına rağmen, deniz suyu buharlaşmasına ilâveten, çevredeki baraj göllerinin çokluğu sebebiyle nem oranı oldukça yükselir. Kış ayları ise az soğuk ve oldukça yağışlı geçmektedir. Yağışlar, kıyı kesimlerinde genelde yağmur şeklindedir. Kıyı kesimlerindeki karla örtülü gün sayısı 4-5 günü geçmez. İç kesimlerde ise karla örtülü gün sayısı daha fazladır ve sert geçen İç Anadolu ikliminin etkileri görülür.
- Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak, Samsun'un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler, bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.
İlimizin 957.888 ha toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup, bu alanlarda başta tütün, buğday, pirinç, şekerpancarı, mısır, fındık, ayçiçeği, meyve ve sebze olmak üzere, çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle, tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder